19 Mayıs 2008 Pazartesi

Biçim

Os. Şekil, Suret, Nevi, Hey’et, Temsil, Remiz, Mecaz, İstiare, Kinaye, Sureti hariciye, Bediai lafzıye, Bediai maneviye; Fr. Forme, Figure; Al. Form, Figur, Schluss, Gestalt; İng. Form, Figure, Shape; İt. Forma, Figura

Özdek ve içeriğin karşıtı. "Ne" olana karşıt olarak "nasıl" olan. Kaos durumunda, düzensiz ve belirlenmemiş olana karşılık sınırlanmış, düzenlenmiş olan.

Bir nesnenin, biçim almamış özdeğinden, içeriğinden ayırmak üzere, onun dışını, dış çizgilerini, aynı zamanda iç yapısını, kuruluşunu, düzenini belirleyen. Biçim almamış özdeğe karşılık, belli bir düzene girmiş olan.//

Özellikle bu anlamıyla felsefede (mantık, bilgi öğretisi, varlıkbilim, ahlak felsefesi, estetik, doğa ve tarih felsefesi) biçim kavramının önemli bir yeri vardır. Platon'da biçim, idea ile aynı anlamda kullanılır; genel olanı, değişmez olanı ve kendinden var olanı gösterir; bireysel ve değişen görüngülerin üstünde ve arkasında ilkörnek olarak bulunur. Aristoteles'te, her somut nesne, özdek ve biçimden kuruludur. Başka deyişle, "Biçim kazanmış olan özdektir"; biçim, gerçeklik veren, gerçekleştiren etkendir (causa formalis), aynı zamanda oluş sürecinin ereğini belirler (causa finalis). Özdek, ancak biçim yüzünden 'gerçeklik kazanmış olan bir olabilirliktir. Bu düşünce ortaçağda özellikle skolastik dizgelerce benimsenmiştir.

Aquinolu Thomas'a göre nesnenin özü ve varoluşu biçimden oluşur; ruh bedenin bi· çimidir; salt tinsel tözler ayrık biçimlerdir; Tanrı salt biçimdir. Yeniçağ felsefesi nesnel varlık öğretisinden ayrıldığı ölçüde biçim kavramının anlamı ve durumu da değişir.

Kant'ta görü biçimleri (uzay ve zaman; ve düşünce biçimleri (kategoriler) artık nesnel varlık bağıntıları olmaktan çıkarlar, bilgi ve deneyin, insan duyarlılığında ve anlağında bulunan, zorunlu koşulları olurlar.

Sınırlanmakla belirlenmiş özdek ya da uzay...

Antikçağ Yunan felsefesinde biçim kavramı, ilkin Anaksagoras felsefesinde önem kazanmıştır. Anaksagoras’a göre biçim, evrensel oluşmada düzenlenmemiş özdek (Yu. Khaos) karşıtı olarak düzenlenmiş özdek (Yu. Kosmos)’tir Aristoteles ünlü eidos (biçim) kavramının düzenleyicilik ve yetkinleştiricilik anlamlarını Anaksagoras’dan almış olsa gerektir. Aristoteles, deyimi, nesnenin niteliklerinin tümü anlamında ve özdek ile içerik karşıtı olarak kullanmaktadır. Ona göre ilk özdek (Yu. Prote hyle) biçim’sizdir ve sadece bir güç (Yu. Dynamis)’tür.; onu edim (Yu. Energia)’e geçirip gerçekleştiren, görünümlü ve yetkin kılan biçim (Yu. Eidos)’dir.

Biçim, özdeğin gerçekleşmesidir, gerçek olmayanın gerçek haline geçmesidir. Biçimsiz olan özdek, biçimle gerçekleşmektedir; eşdeyişle kumaş biçimlenerek pantolon, ceket, perde, masa örtüsü olmaktadır. Evrendeki her varlık, biçim kazanmış olan bir özdektir. Demek ki her varlığın bir özdeği, bir de biçimi vardır. Özdek, güç halinde (Os. Kuvve halinde) bulunan biçimdir. Demek ki her varlık, kendinden daha yetkin olan varlığın özdeği ve her yetkin varlık, kendinden daha az yetkin olan varlığın biçimidir. Eytişimsel özdekçi mantıkta biçim, içeriğin (öz’ün) yapısıdır ve yüzyılımıza gelinceye kadar sanıla geldiği gibi onun karşıtı değil, tersine, onun sıkıca bağımlısıdır. Biçim ve içerik (öz) ancak birlikte varolabilirler, biçimsiz öz olamayacağı gibi özsüz biçim de olamaz. Bu bağımlılıkta içerik (öz) temel, biçim ikincildir. Çünkü belirleyici olan özdür, özün çelişkileri onu geliştirirler, gelişen öz de yeni değişimlerine göre biçimini etkiler ve değiştirir. Biçim, öz tarafından meydana getirilmekle beraber yaratıcısıyla karşılıklı etki ilişkisi içinde bulunur, bu etkisiyle özünün gelişmesini hızlandırır ya da engeller. Aynı öz çeşitli biçimlerde gelişebildiği gibi aynı biçim çeşitli özleri yapılaştırabilir. Eytişimsel özdekçiliğin bu konuda ortaya koyduğu çok önemli bir bilgi de biçim’in özsel bir dışlık değil, özün iç yapısını temsil ettiği ölçüde onun gerçek bir parçası oluşudur.

Orhan Hançerlioğlu(Felsefe Sözlüğü, Remzi Kitabevi)


Yunanca anda, teriminin karşılığı olarak, gizilgücün karşısında edimselliği, eksikliğin karşısında yetkinliği, parçalanmışlığın karşısında bütünlüğü temsil eden şey: varlığa temel özelliklerini kazandırarak onun özünü belirleyen, “madde”ye karşıt ilke. İlkçağ Yunan felsefesinde özellikle Platon ve Aristoteles’in merafizikte tinde kullandıkları “biçim” kavramı, ortaçağ felsefesinde de skolastikler aracılığıyla varlığın sürdürmüş, daha sonra Kant’ın eleştirel felsefesi eliyle (lırklı bir anlam kazanarak günümüz felsefesine dek ulaşmıştır.

Felsefe Sözlüğü- A.Baki Güçlü; Erkan Uzun; Serkan Uzun; Ü.Hüsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yayınları

Hiç yorum yok: